Bağlaçlar, cümleleri ve kelime gruplarını birbirine bağlamak için kullanılır. A2 seviyesinde en sık kullanılan bağlaçlar ve işlevleri şunlardır:
Bu bağlaçlar, ana cümleleri birbirine bağlar ve cümle yapısını değiştirmez.
| Bağlaç | Anlamı | Kullanımı | Örnek Cümleler |
|---|---|---|---|
| und | ve | İki cümleyi veya ifadeyi bağlar. | Ich lese ein Buch, und ich trinke Tee. (Bir kitap okuyorum ve çay içiyorum.) |
| oder | veya, ya da | Alternatif sunar. | Möchtest du Kaffee oder Tee? (Kahve mi yoksa çay mı istersin?) |
| aber | ama, fakat | Zıtlık ifade eder. | Ich bin müde, aber ich arbeite weiter. (Yorgunum ama çalışmaya devam ediyorum.) |
| denn | çünkü | Sebep belirtir. | Ich bleibe zu Hause, denn es regnet. (Evde kalıyorum çünkü yağmur yağıyor.) |
| sondern | aksine | Olumsuzluk sonrası alternatif. | Das ist kein Kaffee, sondern Tee. (Bu kahve değil, aksine çay.) |
Bu bağlaçlar, yan cümleleri ana cümleye bağlar ve fiili sona gönderir.
| Bağlaç | Anlamı | Kullanımı | Örnek Cümleler |
|---|---|---|---|
| weil | çünkü | Sebep belirtir. | Ich gehe ins Bett, weil ich müde bin. (Yorgun olduğum için yatağa gidiyorum.) |
| dass | -dığı/-diği | Dolaylı anlatım için kullanılır. | Ich weiß, dass du gut tanzen kannst. (Senin iyi dans edebildiğini biliyorum.) |
| wenn | eğer, -dığı zaman | Koşul ya da zamanı ifade eder. | Ich komme, wenn ich Zeit habe. (Eğer zamanım olursa gelirim.) |
| ob | -ip -mediğini | Belirsizlik ifade eder. | Ich weiß nicht, ob er kommt. (Onun gelip gelmeyeceğini bilmiyorum.) |
| damit | -mesi için | Amaç belirtir. | Ich lerne Deutsch, damit ich in Deutschland arbeiten kann. (Almanca öğreniyorum ki Almanya'da çalışabileyim.) |
| bevor | -meden önce | Zaman belirtir | Ich lese ein Buch, bevor ich ins Bett gehe. (Yatağa gitmeden önce bir kitap okuyorum.) |
| obwohl | -e rağmen | Zıtlık ifade eder. | Ich gehe spazieren, obwohl es regnet. (Yağmur yağmasına rağmen yürüyüşe çıkıyorum.) |
Bazı bağlaçlar cümlede kelime sırasını değiştirir.
| Bağlaç | Anlamı | Kullanımı | Örnek Cümleler |
|---|---|---|---|
| deshalb | bu yüzden | Fiil hemen özne önüne gelir. | Es regnet, deshalb bleibe ich zu Hause. (Yağmur yağıyor, bu yüzden evde kalıyorum.) |
| trotzdem | buna rağmen | Zıtlık ifade eder. | Es regnet, trotzdem gehe ich spazieren. (Yağmur yağıyor, buna rağmen yürüyüşe gidiyorum.) |
| dann | sonra, daha sonra | Zaman sırasını ifade eder. | Ich frühstücke, dann gehe ich zur Arbeit. (Kahvaltı yaparım, sonra işe giderim.) |
| also | yani, demek ki | Sonuç ifade eder. | Er hat viel gearbeitet, also ist er müde. (O çok çalıştı, yani yorgun.) |
| Örnek | Türkçesi |
| 1. Ich gehe ins Kino, weil ich den neuen Film sehen möchte. | Sinemaya gidiyorum çünkü yeni filmi görmek istiyorum. |
| 2. Er hat viel gearbeitet, deshalb ist er sehr müde. | O çok çalıştı, bu yüzden çok yorgun. |
| 3. Möchtest du heute schwimmen oder wandern? | Bugün yüzmek mi yoksa yürüyüşe çıkmak mı istersin? |
| 4. Ich bleibe zu Hause, obwohl das Wetter schön ist. | Hava güzel olmasına rağmen evde kalıyorum. |
| 5. Bevor wir essen, müssen wir den Tisch decken. | Yemek yemeden önce masayı hazırlamalıyız. |
| 6. Ich bin müde, aber ich lese noch ein Buch. | Yorgunum ama yine de bir kitap okuyorum. |
| 7. Er weiß nicht, ob sie heute Abend kommt. | Onun bu akşam gelip gelmeyeceğini bilmiyor. |
| 8. Wir lernen Deutsch, damit wir in Deutschland arbeiten können. | Almanca öğreniyoruz ki Almanya’da çalışabilelim. |
| 9. Es ist spät, trotzdem spielen die Kinder noch draußen. | Geç oldu, buna rağmen çocuklar hâlâ dışarıda oynuyor. |
| 10. Ich kaufe Äpfel und Bananen, denn ich mache einen Obstsalat. | Elma ve muz alıyorum çünkü meyve salatası yapıyorum. |
Paul ist ein sehr organisierter Mensch. Jeden Morgen steht er um 6 Uhr auf, weil er früh zur Arbeit gehen muss. Nachdem er aufgestanden ist, geht er ins Badezimmer und wäscht sich das Gesicht. Dann putzt er sich die Zähne und rasiert sich. Bevor er die Wohnung verlässt, trinkt er eine Tasse Kaffee, denn das hilft ihm, wach zu werden. Sobald er fertig ist, nimmt er seine Tasche und verlässt das Haus. Er geht zur U-Bahn-Station, wo er den Zug nimmt. Während der Fahrt liest er die Nachrichten auf seinem Handy oder hört Musik. Er mag diese ruhige Zeit am Morgen, obwohl die U-Bahn manchmal überfüllt ist. Um 8 Uhr kommt Paul bei der Arbeit an. Er arbeitet als Softwareentwickler, deshalb verbringt er viel Zeit am Computer. Sobald er im Büro ist, schaltet er seinen Computer ein und überprüft seine E-Mails. Dann beginnt er mit seiner Arbeit. Paul arbeitet oft an komplexen Projekten, weshalb er sich gut konzentrieren muss. Mittags geht Paul mit seinen Kollegen in die Kantine, wo sie zusammen essen und sich unterhalten. Nachdem sie gegessen haben, machen sie oft einen kurzen Spaziergang, um sich zu entspannen. Nach der Mittagspause kehrt Paul ins Büro zurück und arbeitet weiter. Obwohl Paul seinen Job liebt, ist er oft müde am Ende des Tages, weil die Arbeit anspruchsvoll ist. Um 17 Uhr endet sein Arbeitstag. Er geht zurück zur U-Bahn-Station und fährt nach Hause. Zu Hause angekommen, kocht er das Abendessen. Während das Essen kocht, sieht er fern oder liest ein Buch. Am Abend entspannt sich Paul. Entweder er geht ins Fitnessstudio, oder er macht einen Spaziergang im Park. Manchmal trifft er sich mit Freunden, aber oft bleibt er zu Hause, weil er die Ruhe genießt. Bevor er ins Bett geht, duscht er und putzt sich wieder die Zähne. Um 22 Uhr geht Paul ins Bett, obwohl er manchmal noch ein bisschen liest. Sobald er das Licht ausmacht, denkt er an den Tag und plant schon den nächsten. Dann schläft er ein und träumt von neuen Abenteuern.
Paul çok düzenli bir insandır. Her sabah 6'da kalkıyor çünkü işe erken gitmesi gerekiyor. Kalktıktan sonra banyoya gider ve yüzünü yıkar. Sonra dişlerini fırçalıyor ve tıraş oluyor. Evden çıkmadan önce, uyanmasına yardımcı olduğu için bir fincan kahve içiyor. İşini bitirir bitirmez çantasını alır ve evden çıkar. Trene bineceği metro istasyonuna doğru yürür. Yolculuk sırasında cep telefonundan haberleri okuyor veya müzik dinliyor. Metro bazen aşırı kalabalık olsa da sabahları bu sessiz zamanı seviyor. Paul işe saat 8'de varıyor. Yazılım geliştiricisi olarak çalışıyor, bu yüzden bilgisayar başında çok zaman geçiriyor. Ofise gelir gelmez bilgisayarını açıyor ve e-postalarını kontrol ediyor. Sonra da işine başlıyor. Paul genellikle karmaşık projeler üzerinde çalışır, bu nedenle iyi konsantre olması gerekir. Öğle yemeğinde Paul iş arkadaşlarıyla birlikte kantine gidiyor ve burada birlikte yemek yiyip sohbet ediyorlar. Yemeklerini yedikten sonra dinlenmek için genellikle kısa bir yürüyüşe çıkarlar. Yemek arasından sonra Paul ofise dönüyor ve çalışmaya devam ediyor. Paul işini sevmesine rağmen, iş yoğun olduğu için günün sonunda genellikle yorgun oluyor. Çalışma günü saat 17:00'de sona erer. Metro istasyonuna geri döner ve arabayla eve gider. Eve vardığında akşam yemeğini pişirir. Yemek pişerken televizyon izliyor ya da kitap okuyor. Akşamları Paul rahatlıyor. Ya spor salonuna gidiyor ya da parkta yürüyüşe çıkıyor. Bazen arkadaşlarıyla buluşur, ancak genellikle evde kalır çünkü huzur ve sessizlikten hoşlanır. Yatmadan önce duş alıyor ve dişlerini tekrar fırçalıyor. Paul bazen biraz kitap okusa da akşam 10'da yatıyor. Işığı kapatır kapatmaz o günü düşünüyor ve bir sonraki günü planlamaya başlıyor. Sonra uykuya dalar ve yeni maceraların hayalini kurar.